Obezite

Obezite

Çağımızın en büyük sağlık sorunlarından biri olan obezite, Türkiye’de de etkisini her geçen yıl arttırmaktadır. Dünyanın büyük bir bölümü bu sorun ile baş etmek için çeşitli devlet politikaları yürütmektedir. Ülkemizde de beslenme kalitesinin düşmesi, paketli ve fast food yemek kültürünün yayılması ve diğer nedenlerden dolayı obezite hızlı bir şekilde büyük kitlelere ulaşmaktadır. Hareketsiz yaşam, evden çalışma, kısa mesafede araç kullanımı ve diğer sosyal nedenler obezitenin hızlı bir şekilde artmasına neden olmaktadır.

Obez kişi sayısının artması, sağlık harcamalarının da artmasına neden olur. Ülke insanının hem sağlığını hem de ekonomisini birinci dereceden etkiler. Obezite hakkında bireysel farkındalık oluşturmak ve detaylı bilgi sahibi olmak, obeziteye hiç yakalanmanın birincil faktörüdür. Obezite ile mücadele edenler ise, hayatını sağlıklı rutinler ile günceller ve gerekli olduğu takdirde doğru obezite tedavilerini uygularsa, kısa süre içerisinde obeziteden kurtulabilir. Türkiye’deki obez sayısı ülke nüfusunun %30 seviyesine ulaşmıştır. Kadınlarda ise bu oran %50’yi bulmaktadır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde yanlış beslenme alışkanlıkları çok küçük yaşlarda obezliği tetikliyor. Obezite ile karşı karşıya kalan kişiler, öncelikle doğal yollardan sağlıklı kilolara düşmeyi hedeflemelidir.

Düzenli diyet ve egzersiz bu konudaki en büyük iki yardımcıdır. Kişinin bu konularda istenilen seviyede başarılı olamaması ve obeziteye karşı koyamaması durumunda obezite cerrahisi devreye girer. Obezite cerrahisinde sık tercih edilen ameliyatlar; tüp mide ameliyatı ve gastrik bypass ameliyatlarıdır. Kişinin genel sağlık durumu ve mevcut sağlık sorunları göz önüne alınarak hangi ameliyatın tercih edilmesi gerektiği belirlenir. Günümüzde obezitenin ölçümünde kullanılan yöntem vücut kitle indeksinin hesaplanmasıdır. Bu hesaplama metodu ile birlikte kişinin bulunduğu kilo grubu belirlenmiş ve bu doğrultuda aksiyon alınmış olunur.

Türkiye’deki obez sayısı ülke nüfusunun %30 seviyesine ulaşmıştır. Kadınlarda ise bu oran %50’yi bulmaktadır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde yanlış beslenme alışkanlıkları çok küçük yaşlarda obezliği tetikliyor. Obezite ile karşı karşıya kalan kişiler, öncelikle doğal yollardan sağlıklı kilolara düşmeyi hedeflemelidir. Düzenli diyet ve egzersiz bu konudaki en büyük iki yardımcıdır. Kişinin bu konularda istenilen seviyede başarılı olamaması ve obeziteye karşı koyamaması durumunda obezite cerrahisi devreye girer. Obezite cerrahisinde sık tercih edilen ameliyatlar; tüp mide ameliyatı ve gastrik bypass ameliyatlarıdır. Kişinin genel sağlık durumu ve mevcut sağlık sorunları göz önüne alınarak hangi ameliyatın tercih edilmesi gerektiği belirlenir. Günümüzde obezitenin ölçümünde kullanılan yöntem vücut kitle indeksinin hesaplanmasıdır. Bu hesaplama metodu ile birlikte kişinin bulunduğu kilo grubu belirlenmiş ve bu doğrultuda aksiyon alınmış olunur.

Türkiye’deki obez sayısı ülke nüfusunun %30 seviyesine ulaşmıştır. Kadınlarda ise bu oran %50’yi bulmaktadır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde yanlış beslenme alışkanlıkları çok küçük yaşlarda obezliği tetikliyor. Obezite ile karşı karşıya kalan kişiler, öncelikle doğal yollardan sağlıklı kilolara düşmeyi hedeflemelidir. Düzenli diyet ve egzersiz bu konudaki en büyük iki yardımcıdır. Kişinin bu konularda istenilen seviyede başarılı olamaması ve obeziteye karşı koyamaması durumunda obezite cerrahisi devreye girer. Obezite cerrahisinde sık tercih edilen ameliyatlar; tüp mide ameliyatı ve gastrik bypass ameliyatlarıdır. Kişinin genel sağlık durumu ve mevcut sağlık sorunları göz önüne alınarak hangi ameliyatın tercih edilmesi gerektiği belirlenir. Günümüzde obezitenin ölçümünde kullanılan yöntem vücut kitle indeksinin hesaplanmasıdır. Bu hesaplama metodu ile birlikte kişinin bulunduğu kilo grubu belirlenmiş ve bu doğrultuda aksiyon alınmış olunur.

OBEZİTE

Obezite Cerrahisi

Kalıcı kilo kontrolü için cerrahi çözüm.

Ameliyatsız Obezite Tedavisi

Ameliyatsız tedaviyle sağlıklı kiloya hızlı dönüş.

Tüp Mide Ameliyatı

Daha küçük mideyle büyük adım atın.

Mide Balonu

Ameliyatsız mide dolgunluğu ile akıllı çözümlerle porsiyon kontrolü

Metabolik Sedrom

Diyabet, tansiyon, kilo sorunlarına bütüncül yaklaşım.

OBEZİTE

HAKKINDA BİLGİLER

Obezitenin tanımı için Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımı esas alınmıştır. Bu tanıma göre obezite; vücudun sağlığını bozacak düzeyde aşırı ve anormal yağ depolanmasıdır. Vücuda depolanan aşırı yağ, doku ve organların optimum çalışmasına zarar verir. Sadece dolaşım ve kas iskelet sistemine değil ruhsal sağlığına da büyük zararlar verir. Bel çevresinde depolanan yağlar, kalp ve damar hastalıkları üzerinde büyük etkiye sahiptir. Vücut kitle indeksine bağlı olarak bireylerin mevcut durumu tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütüne göre; vücut kitle indeksi 25’in üzerinde olan bireyler fazla kilolu olarak tanımlanmaktadır. Vücut kitle indeksi 30’un üzerine çıktığında ise, bireyler obez kategorisine dahil olurlar. Yapılan araştırmalara göre; obezite ve beraberinde gelen çok sayıda hastalık nedeniyle, her yıl 4 milyondan fazla insan yaşamını kaybetmektedir. Sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da obezite hızlı bir şekilde artmaya devam etmektedir. Sadece 40-50 yıl önce, dünya genelindeki çocuk ve ergen obez yüzdesi %4 iken, günümüzde ise %18’in üzerine çıktığı bilinmektedir. Türkiye’de, obezitenin en hızlı yükseldiği ülkelerden biridir. Maalesef ülkemiz, obezite konusunda Avrupa’nın zirvesinde yer alırken, dünyada ise dördüncü sırada bulunmaktadır.

Obezite temelde, vücut yağ oranının çok yüksek seviyelerine çıkmasına ve beraberinde getirdiği çok sayıda farklı rahatsızlığa verilen isimdir. İnsanların sadece dış görünüş açısından değerlendirme yaptığı bir sağlık sorunu olsa da, aslında insan hayatını riske atan en önemli sağlık sorunlarından biridir. Kalp sorunları, diyabet, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, karaciğerde oluşan tahribat ve sorunlar, uyku apnesi ve çeşitli kanser risklerini barındırır. Aynı zamanda obezite sadece bireylerin sağlıklarını tehdit etmez. Devletlerin ekonomilerini de tehdit eder. Obez toplulukların sağlık giderleri hızlı bir şekilde artmaya başlar. Obezitenin beraberinde getirdiği çok sayıda hastalık, bu giderlerin artışındaki en önemli faktördür. Bu nedenle, obezitenin nedenleri ve zararları söz konusu olduğunda çok daha büyük ölçekte bir yaklaşım sergilemek gerekir. Obezite ile karşı karşıya kalan bireyler, çok sayıda farklı nedene sahip olabilir. Obezitenin temel nedenlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür;

  • Kalıtsal faktörler,
  • Fizyolojik faktörler,
  • Çevresel faktörler,
  • Fiziksel aktivite ve egzersiz eksikliği,
  • Yanlış beslenme alışkanlıkları

Genellikle yukarıda yer alan nedenlerin birden fazlası bir araya geldiğinde obezite sorunu ortaya çıkar. Bununla birlikte obeziteyi tek bir faktör ile açıklamak mümkün değildir. Sadece kalıtsal faktörler insanları obez yapmaz. Bu açıdan, kesinlikle umutsuz olmamak gerekir. Obeziteden kurtulmak her birey için mümkündür. Obezitenin çok sayıda zararlı yönü bulunmaktadır. Beraberinde getirdiği çok sayıda sağlık sorunu, dış görünüş problemleri, özgüven kaybı, sosyal hayatta yaşanılan problemler ve dahası, obezitenin zararları arasında gösterilmektedir.

Obezitenin en net belirtisi, vücuttaki yağ dokusunun normal seviyenin üzerine çıkmasıdır. Obezitenin belirtileri sadece dış görünüş ile açıklanmaz. Aşağıda yer alan belirtiler de, obezite belirtileri arasında yer almaktadır.

  • Sık sık terleme
  • Hızlı bir şekilde yorgunluk ve tükenmişlik hissi
  • Zor nefes alıp verme
  • Horlama ve uyku apnesi
  • Çeşitli cilt sorunları
  • Sırt ve eklem ağrıları
  • Psikolojik sorunlar ve özgüven kaybı

Yukarıda yer alan belirtiler, obezite ile birlikte ortaya çıkabilmektedir. Bu sorunları yaşayan herkesin obez olduğu anlamını taşımaz. Ancak, obez olan bir birey, yukarıda yer alan belirti veya belirtiler ile karşı karşıya kalmaktadır.

Obezite türünü bağlı olarak obezite tedavisi de farklılık gösterir. Bu açıdan, obezite türleri çok iyi bir şekilde bilinmeli ve uzman bir hekim tarafından obezite türü saptanmalıdır. Obezite ile karşı karşıya kalan hastaya yapılacak doğru tetkikler, obezite türünün belirlenmesine yardımcı olur. En sık karşılaşılan obezite türlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür;

  • Hiperplastik obezite
  • Santral obezite
  • Subkutanöz obezite
  • Morbid obezite
  • Genetik obezite
  • Basit obezite
  • Sekonder obezite
  • Hipersellüler obezite

Yukarıda sıralanan obezite türleri arasında, hastanın bulunduğu sınıf belirlenir ve doğru tedavi yöntemi seçilir. Obeziteden kurtulmanın en önemli adımı, doğru teşhis ve tedavi sürecidir.

Kısaca obezite tedavisi nedir? sorusuna şu şekilde bir açıklama getirilebilir; sağlıklı kiloya ulaşmak isteyen hastaların, doğru yöntem ve alışkanlıklar ile bu süreci başarılı bir şekilde tamamlaması ve devamında da obeziteden korunmasıdır. Obezite ile karşı karşıya kalan hastalar, bazı durumlarda kendi yöntemleriyle kilo veremeyebilir. Genetik faktörler, küçük yaşlardan gelen yanlış beslenme rutini ve anatomik etkenler  obeziteden kurtulmayı zorlaştırabilir. Bu gidi durumlarda, uzman bir doktor tarafından destek almak en sağlıklısı olacaktır. Obezite tedavisi, tek bir perspektiften ele alınamaz. Tedaviden başarılı olmasında hem yöntemin başarılı uygulanması hem de hastanın üzerine düşen ödevleri yerine getirmesi gerekir. Bu sürecin cerrahi aşamasında doktorlardan, diğer aşamalarında ise diyetisyen, psikolog ve spor eğitmenlerinden yardım alınmalıdır. Obezite tedavisi, hastanın fazla kilolarından kurtulmasını sağlamakla birlikte, yüksek riskli hastalıklarının da sonlanmasını veya kontrol altına alınmasını destekler. Doğru obezite tedavi yönteminin belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken temel yaklaşım, hastaya yapılacak tetkikler ve elde edilen verilerdir. Öncelikle kişinin obezite durumu, vücut kitle indeksine bağlı olarak belirlenir. Kilonun, boyun karesine bölümü ile elde edilen vücut kitle indeksi, bireyin hangi kategoride yer aldığını belirler. Belirlenen kategori ve yapılacak diğer tetkiklerin ardından doğru yol haritası çizilir. Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler; cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemler olarak ikiye ayrılır. Cerrahi olmayan yöntemler; başta diyet ve egzersiz olmak üzere alışkanlıkların değiştirilmesi ve çeşitli ilaç tedavilerinden oluşmaktadır. Cerrahi yöntemler ise; mide kelepçesi, tüp mide ameliyatı, mide balonu, gastrik bypass, mini gastrik bypass, duodenal switch yöntemleridir.

Obezite tedavisi, vücut kitle endeksi aşağıdaki şartları sağlayan bireyler için uygunluk gösterebilir;

  • Vücut kitle indeksi 40 kg/m²’nin üzerinde olan bireyler morbid obez olarak tanımlanır ve mide küçültme ameliyatı için uygunluk gösterebilir.
  • Vücut kitle indeksi 35 ile 40 arasında olan ve aynı zamanda da tip 2 diyabet, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi sağlık sorunları bulunan kişiler de morbid obez sınıfına dahil edilirler. Bu bireyler için de mide küçültme ameliyatı yapılabilir.
  • Vücut kitle indeksi 30 ile 35 arasında olan ve bununla birlikte, metabolizma bozuklukları veya tip 2 şeker hastalığı bulunanlar da obezite cerrahisi için uygun kategoride kişilerdir.
VÜCUD KİTLE ENDEKSİ
HESAPLAMA

    OBEZİTE

    TEDAVİ AŞAMALARI

    Beslenme alışkanlıklarının sağlıklı yönde değiştirilmesi tedavide ilk basamağı oluşturmalıdır. Bireyin yaşı, cinsiyeti ve alışkanlıkları göz önünde bulundurularak beslenme uzmanları tarafından kişiye uygun dengeli ve beslenme planları oluşturulmalıdır. Zorlayıcı ve sürdürülebilirlikten uzak diyet programlarından kaçınılmalıdır. Unutulmamalıdır ki sürdürülebilir olmayan hiçbir yöntem kalıcı başarıya ulaşamaz. Beslenme eğitimleri obezite cerrahisi sonrası dönemde de oldukça önemlidir. Kişinin ameliyat sonrası sıfırdan sağlıklı bir beslenme düzeni oturtulması için uzman diyetisyenler tarafından yönlendirilmelidir. Obezite cerrahisi ve özellikle tüp mide ameliyatları sonrası geri kilo alımlarında en sık karşılaşılan durum takipsiz ve yalnızlığa boğulmuş hastalardır.

    Egzersiz tedavisi, beslenme tedavisine ek olarak uygulanmalıdır. Egzersiz programlarında amaç kişinin sadece kilo vermesi değil vücuttaki kas kitlesinin korunması ve kilo verme sürecinin devamlılığının korunabilmesidir. Egzersiz alışkanlıklarının kazanılması obezite cerrahisi sonrası uzun dönem başarının vazgeçilmez parçasıdır. Kişiye ve o anki kilosuna uygun sürdürülebilir, değişken seviyede ve sakatlıklara yol açmayacak şekilde egzersizler aşama aşama eklenmelidir. Düzenli egzersiz yapan kişilerin ulaştıkları kiloyu koruma oranları yapmayanlara göre oldukça yüksektir.

    Davranış değişikliği terapileri özellikle obezite cerrahisi sonrası dönemde kişilerin yeme alışkanlıklarının değiştirilmesinde önemli bir rol oynar. Kişileri aşırı yeme davranışına iten duygu durumları ve bunlarla nasıl mücadele edilebileceği uzman bir kişi tarafından değerlendirilmeli ve böyle durumlar karşısında kişiye kurtuluş yolu için açık kapıların nasıl bulunabileceği konusunda eğitimler verilmelidir. Davranış terapilerinde gerektiğinde uzman bir psikiyatristten görüş alınarak tedaviye medikal ilaç tedavisi de planlanabilir. Tüp mide ameliyatı sonrası başarısız olanlar genellikle tedavi programlarından uzaklaşan ve desteksiz kalan kişilerdir.

    Obezitenin ilaçla tedavisinde öncelikle obeziteye neden olabilecek hastalıklar araştırılmalıdır. Özellikle tiroid fonksiyonlarını etkileyen hastalıklar ve endokrin bozukluklar uzman hekim tarafından araştırılmalı ve gerektiğinde medikal tedavi başlanmalıdır. Özellikle obezitenin sebep olduğu metabolik sendromda kilo verimi oldukça zorlaşır. Obezite tedavisinde beslenme uzmanları, davranış terapistleri ve uzman hekimleri de içeren multidisipliner yaklaşım başarı şansını üst düzeye çıkartmaktadır.

    Verilecek kilo miktarının artması ile tedavi aşamalarında daha ciddi adımlar atılması gerekebilir. Günümüzde obezitenin en etkin tedavisi cerrahi uygulamalardır. Cerrahi tedavi dışında mide balonu ve mide enjeksiyonu gibi endoskopik yöntemler de obezite tedaviside kullanılmaktadır. Tedavi başarıları cerrahi tedavilere kıyasla oldukça düşüktür. Tüp mide, mide bypass, mini gastrik bypass, duedonal switch, bipartition, sadi-s gibi obezite ameliyatları daha kalıcı ve yüksek başarı oranlarına sahip cerrahi tedavi yöntemleridir. Günümüzde bu ameliyat türleri arasında tüp mide ameliyatı tüm dünyada en sık uygulanan cerrahi tedavi seçeneğidir.

    Son yıllarda obezitenin önlenmesi ve tedavisi konusundaki araştırmalar hız kazanmıştır. Metabolizma üzerindeki etkilerinden gen terapilere kadar pek çok alanda yeni yaklaşımlar geliştirilmektedir.

    • Gen Terapisi ve Obezite

    Son yıllarda gen terapisi, obezitenin genetik temellerine odaklanan bir alan olmuştur. Obeziteye yol açan genetik faktörlerin anlaşılması, bireye özgü tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu alandaki en son araştırmalar ve gen terapisiyle ilgili gelecekteki potansiyel uygulamalar incelenmeye devam etmektedir.

    • Mikrobiyota ve Obezite İlişkisi

    Bağırsak mikrobiyotasının obezite üzerindeki etkileri, günümüzdeki araştırmalarda önemli bir konu haline gelmiştir. Probiyotiklerin ve prebiyotiklerin obezite tedavisindeki rolü, mikrobiyota çeşitliliği ve kilo kontrolü arasındaki ilişki, bu bölümde ele alınmaktadır.

    • Nörotransmitterler ve Obezite

    Beyindeki neurotransmitterlerin, özellikle açlık ve tokluk hissi üzerindeki etkileri obezite tedavisinde incelenen bir başka önemli alanı oluşturmaktadır. Yeni ilaç geliştirmeleri ve nörotransmitter düzenleyici tedavilerin obezite yönetimine olan etkileri bu bölümde detaylıca açıklanmaktadır.

    • Kişiye Özgü Tedavi Yaklaşımları

    Her bireyin genetik yapısı, yaşam tarzı ve metabolizması farklıdır. Kişiye özgü tedavi yaklaşımları, obezite tedavisindeki önemli bir gelişmedir. Genetik testler, metabolik profiller ve özelleştirilmiş diyet programları gibi kişiye özgü tedavi yöntemleri bu bölümde değerlendirilmektedir.

    • Akıllı Teknoloji ve Uygulamalar

    Mobil uygulamalar, giyilebilir teknolojiler ve dijital sağlık platformları, obezite tedavisinde hasta takibi, motivasyon ve bilinçlendirme konularında önemli bir rol oynamaktadır. Bu teknolojilerin obezite tedavisi süreçlerine entegrasyonu ve sağladığı avantajlar bu bölümde incelenmektedir. Obezite tedavisindeki bu yeni yaklaşımlar ve devam eden araştırmalar, obezite ile mücadelede daha etkili ve kişiye özgü çözümlerin geliştirilmesine olanak sağlamaktadır.

    Obezite tedavisinde dikkate alınması gereken önemli faktörlerden biri de yaş ve cinsiyettir.  Tedavi süreci bireyin yaşına ve cinsiyetine göre özelleştirilebilen bir süreçtir. Farklı yaş grupları ve cinsiyetlerdeki bireylerin metabolizma hızları, hormonal dengeleri ve yaşam tarzları birbirinden farklıdır. Bu nedenle obezite tedavisi, bu faktörlere uygun bir şekilde ele alınmalıdır. Çocuklarda Obezite Tedavisi Çocukluk çağı obezitesi, genellikle ileri yaşlarda da devam edebilen bir sorundur. Bu bölümde, çocukluk çağı obezitesinin nedenleri, çocuklarda sağlıklı kilo kaybı stratejileri, aile katılımının önemi ve çocuklarda obezite tedavisindeki en son gelişmeler ele alınmalıdır. Ergenlik Döneminde Obezite Tedavisi Ergenlik dönemi, vücutta önemli değişikliklerin yaşandığı ve hormonal dengelerin oturduğu bir evredir. Bu dönemde obezite tedavisi, genç bireylerin fizyolojik ve psikososyal ihtiyaçlarına uygun olarak planlanmalıdır. Ergenlik döneminde kilo kontrolü, sağlıklı beslenme alışkanlıkları ve egzersiz önerileri bu bölümde detaylıca değerlendirilmelidir. Yetişkinlerde Obezite Tedavisi Yetişkinlik dönemi, obezitenin genellikle daha belirgin hale geldiği bir evredir. Bu bölümde, yetişkin bireylerde kilo kaybı stratejileri, beslenme planları, egzersiz programları, metabolizmanın yaşla birlikte değişimi ve hormonal etkiler ele alınmalıdır. Yaşlılarda Obezite Tedavisi Yaşlılık döneminde obezitenin etkileri, genç yaşlardakilerden farklı olabilir. Bu bölümde yaşlılarda kilo kontrolünün önemi, yaşa özgü egzersiz önerileri, beslenme ihtiyaçları ve yaşlı bireylerde obezite tedavisinin spesifik yönleri detaylıca incelenmelidir. Cinsiyete Özgü Obezite Tedavisi Kadınlar ve erkekler arasında metabolizma, hormonlar ve kilo kontrolü üzerinde farklı etkiler görülebilir. Bu bölümde cinsiyete özgü obezite tedavisi stratejileri, hormonal değişimlerin obeziteye etkileri ve cinsiyete özel kilo yönetimi önerileri ele alınmalıdır. Her yaş ve cinsiyet grubundaki bireylerin obezite tedavisinde, bireye özgü yaklaşımların benimsenmesi, tedavi başarısını artırmak adına kritik bir faktördür.

    Obezite tedavisinde kullanılan ilaçlar, kilo kontrolünü desteklemek ve kilo kaybını hızlandırmak amacıyla doktor gözetiminde uygulanan farmakolojik yöntemlerdir. Ancak her ilacın belirli yan etkileri olabilir ve bu ilaçların kullanımı, kişinin genel sağlık durumu ve özel sağlık koşulları göz önüne alınarak yapılmalıdır. Endokrinolojik tedaviler, obezitenin hormonal nedenlerine odaklanır. Bu bölümde kullanılan ilaçlar, tedavi yöntemleri ve potansiyel yan etkileri detaylıca ele alınacaktır.

    • Orlistat

    Orlistat, vücut tarafından emilen yağ miktarını azaltarak kilo kaybını destekler. Bağırsaklarda lipaz adı verilen bir enzimi inhibe eder ve bu da bağırsaklardan geçen yağın bir kısmının emilimini engeller. Yan Etkileri: Yağlı dışkı, Gaz ve karın ağrısı, İshal, Yağda çözünen vitamin eksikliği riski.

    • Fentermin ve Topiramat

    Fentermin, iştahı baskılayarak kilo kaybını teşvik eder. Topiramat ise iştah kontrolüne etki eder ve tokluk hissini artırır. Yan Etkileri: Uykusuzluk, Ağız kuruluğu, Baş ağrısı, İştahsızlık, Hafıza problemleri (topiramatın yan etkisi).

    • Liraglutid

    Liraglutid, insülin benzeri bir hormonun aktivitesini artırarak iştah kontrolüne yardımcı olur ve mide boşalma süresini uzatır. Yan Etkileri: Bulantı, Kusma, İlaç enjeksiyonu bölgesinde ağrı, İshal, Pankreatit riski.

    • Sibutramin (Piyasadan Çekilmiştir)

    Sibutramin, serotonin, noradrenalin ve dopamin düzeylerini etkileyerek iştah kontrolünü sağlar. Yan Etkileri: Yüksek tansiyon, Hızlı kalp atışı, Uykusuzluk, Ağız kuruluğu.

    • Naltrekson ve Bupropion

    Naltrekson ve bupropion, iştah kontrolüne etki eder ve enerji harcamasını artırır. Yan Etkileri: Baş ağrısı, Uykusuzluk, Mide bulantısı, Kabızlık veya ishal. Bu ilaçlar genellikle kilo kaybı için diyet ve egzersizle birlikte kullanılır. Ancak, doktor gözetiminde kullanılmaları önemlidir ve yan etkilerle ilgili herhangi bir endişe durumunda hemen bir sağlık profesyoneliyle iletişime geçilmelidir.

    Obezite tedavisi sadece cerrahi müdahaleleri içermeyebilir. Bazı durumlarda, ameliyatsız veya invaziv olmayan yöntemler de kilo kontrolüne yardımcı olabilir. Psikolojik Tedavi Yöntemleri/ Davranış Değişikliği Tedavi Yöntemleri Obezitenin nedenleri arasında önemli bir yere sahip olan psikolojik ve davranışsal faktörlerin belirlenmesi ve yaşantıdan çıkarılması adına, bu iki konuda uzman desteği alınmalıdır. Diyet ve Beslenme Programları Diyet ve beslenme programları, obezite tedavisinde temel bir role sahiptir. Beslenme uzmanları tarafından hazırlanan özel diyet planları, kişinin enerji alımını dengeleyerek sağlıklı kilo kaybını teşvik eder. Yüksek lifli, düşük yağlı ve dengeli beslenme prensiplerine dayalı diyetler, obezite tedavisinde etkili olabilir. Egzersiz ve Fiziksel Aktivite Obezite tedavisi egzersiz yöntemleri ile birlikte çok iyi sonuçlar vermektedir. Bireyin metabolik ve genetik sorunları bulunmadığı takdirde, rutin egzersiz programları ile kilo vermek mümkündür. Obezite ile karşı karşıya kalan hastaların büyük bir bölümü, masa başı çalışan ve çok az sosyal hareketliliğe sahip olan kişilerdir. Bu açıdan, doğru bir egzersiz planı, kişinin sağlıklı kilolara inmesini sağlayacaktır. İlaç Tedavileri Doktor gözetiminde kullanılan bazı ilaçlar, kilo kontrolünde yardımcı olabilir. Bu ilaçlar, iştahı kontrol eden veya metabolizmayı etkileyerek kilo kaybını teşvik eden özel formülasyonlardır. Ancak, ilaç tedavilerinin etkili ve güvenli olup olmadığına karar vermeden önce bir sağlık profesyoneliyle görüşmek önemlidir. Metabolik ve hormonal sorunlar için kullanılan ilaç tedavisi, kişinin obeziteden kurtulmasında önemli bir etken olabilir. Mide Balonu Yöntemi Ameliyatsız yöntemler arasında en çok tercih edilen ve mide hacmini düşürmeyi hedefleyen yöntemdir. Kullanılan mide balonu ile birlikte, midenin önemli bir hacmi mide balonu ile doldurulur. Bu sayede, çok daha düşük porsiyonlar ile doyum sağlanmış olur. Daha az kalori alımı ile birlikte, hızlı bir kilo verme süreci elde edilebilir. Bu ameliyatsız yöntemler, kişinin sağlık durumuna, kilo kaybı hedeflerine ve diğer bireysel faktörlere bağlı olarak uygulanabilir. Ancak, herhangi bir tedaviye başlamadan önce mutlaka bir sağlık profesyoneliyle görüşmek önemlidir.

    Obezite cerrahisi, kilo kaybını hedefleyen ve genellikle aşırı kilolu veya obez bireylerde kullanılan cerrahi müdahaleleri içerir. Obezite cerrahisinde amaç; hastanın kilo verme sürecine destek vermek, obeziteden kurtulmak ve obezitenin kalıcı bir şekilde kişinin hayatından çıkmasını sağlamaktadır. Hedeflenen amaç doğrultusunda yapılan cerrahi uygulamaları, kişinin hedefe ulaşmadaki iradesini ortaya koyması ile gerçekleşir. Obezite cerrahisi uygulaması seçilirken, hastanın birçok açıdan tetkik edilmesi gerekir. Bazı hastalar için mide küçültme operasyonu yeterli olabilirken; bazı hastalar için ise ekstra olarak gıda emilimi azaltma operasyonu da gerekebilir. Obezite cerrahisinde en sık kullanılan uygulamaları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi) Tüp mide ameliyatında amaç; mide boyutlarının dolayısı ile hacminin küçültülmesidir. Bu operasyon ile, midenin %80’e varan kısmı alınır. Mide hacminin küçülmesi ile birlikte, hasta yediği öğünlerde çok daha hızlı bir şekilde doygunluk hissine ulaşacaktır. Küçük porsiyonlar ile doygunluk hissinin oluşması, kilo verme sürecini hızlandıracaktır. Midenin büyük bir kısmı alınırken, iştah hormonunun salgılandığı kısım da alınmaktadır. Bu nedenle, operasyon sonrasında hastada önemli ölçüde iştah kaybı yaşanacaktır. Tüp mide ameliyatı ile birlikte, obezite sorunundan kurtulurken, şeker ve hipertansiyon sorunları da çözüme kavuşabilmektedir. Operasyon sonrası 12 aylık süreç içerisinde fazla kiloların %80’ninden kurtulmak mümkündür. Bu süreç içerisinde kişinin diyet ve egzersiz programına da uyması gerekir. Aksi takdirde, tekrar obezite ile karşı karşıya kalmak olasılık dahilindedir. Mide Bypass (Gastrik By-pass) Mide bypass ameliyatında ise mide küçültme işlemine ek olarak gıda emiliminin azaltılmasına yönelik işlem uygulanır. Gastrik bypass ameliyatı ile birlikte, midenin büyük bir bölümü alınır ve kalan küçük bölüm, direkt olarak ince bağırsağa dikilir. Bağırsağın önemli bir kısmı iptal edileceği için besinlerin önemli bir bölümü emilmeden vücuttan alınacaktır. Bu da, daha az kalori alımı anlamına gelir. İnsülin kullanan şeker hastaları, gastrik bypass ameliyatı sayesinde, kan şekeri problemini kontrol altına alabilir. Ameliyat sonrasında 18 aylık kilo verme süreci olacaktır. Emilimin azalması, gıdalardan elde ettiğiniz vitaminlerinden de mahrum kalmanıza neden olacaktır. Bu açıdan, gastrik bypass ameliyatı olan bireylerin uzunca bir süre vitamin takviyesi alması gerekecektir. Ameliyat sonrasında profesyonel bir beslenme programı oluşturularak, sürecin sağlıklı bir şekilde takibi sağlanır. Mini Gastrik By-pass Gastrik bypass ameliyatının çok daha basit versiyonuna verilen isimdir. Ameliyat çok daha kısa süre içerisinde tamamlanır. Bu yöntem ile birlikte tip2 diyabet hastaları da büyük oranda iyileşme sağlayacaktır. Duedonal Switch Vücut kitle indeksi 50’nin üzerinde olan bireyler için tercih edilen bir yöntemdir. Duedonal switch yönteminde, gıda emiliminin düşürülmesi için ayrıca işlemler yapılmaktadır. Obezite kaynaklı yüksek kolesterol, hipertansiyon ve şeker hastalıklarından kurtulmak mümkündür. Bununla beraber, duenonal switch yönteminin çok fazla tercih edilmediğini de bildirmek gerekir. Nedeni ise, ameliyat sonrasında görülen çeşitli komplikasyon riskidir. Bu operasyonun ardından protein ve vitamin alımında büyük eksiklikler oluşabilir. Dolayısıyla, hastanın uzun süre boyunca ek gıda ve vitamin takviyesi alması gerekecektir. Ayarlanabilir Mide Bandı Ayarlanabilir mide bandı, midenin üst kısmına bir bant yerleştirilerek mide hacmini küçültür. Bant, gıda alımını kontrol etmek ve kilo kaybını teşvik etmek için sıkılığını ayarlamak amacıyla kullanılır. Bu yöntem, diğer mide küçültme ameliyatlarına kıyasla reversibildir. Obezite Cerrahisinin Riskleri ve Komplikasyonları Obezite cerrahisi, genellikle etkili bir kilo kaybı sağlasa da, bazı riskleri ve potansiyel komplikasyonları beraberinde getirebilir. Bu riskler arasında enfeksiyon, kanama, vitamin eksiklikleri, bağırsak tıkanıklığı ve cerrahi komplikasyonlar bulunabilir. Beklentiler ve Sonuçlar Obezite cerrahisi sonrasında beklenen sonuçlar, kişinin kilo durumuna, cerrahi yöntemine ve diğer bireysel faktörlere bağlıdır. Genellikle obezite cerrahisi, hastanın kilo kaybını hızlandırır ve obezite ile ilişkili sağlık sorunlarını düzeltebilir. Ancak, başarı, kişinin cerrahi sonrası yaşam tarzı ve diyetine bağlı olarak değişebilir. Obezite cerrahisi düşünen bireyler, bu kararı almadan önce doktorlarıyla detaylı bir şekilde görüşmelidir. Her bir yöntemin avantajları, riskleri ve kişisel uygunluğu değerlendirilmelidir.

    Obezite tedavisi sonrası beslenme ve yaşam tarzı değişikliği, sürecin başarıya ulaşmasındaki temel etkendir. Tedavinin başlangıcında hekim tarafından yapılacaklar ile hasta tarafından yapılması gerekenler net bir şekilde anlatılır. Beslenme Değişiklikleri: Obezite cerrahisi sonrasında beslenme alışkanlıklarını değiştirmek kritik bir öneme sahiptir. Cerrahi müdahaleden sonra mide hacmi azaldığı için kişilerin öğünlerinde daha sık ve düşük porsiyonlardan oluşturması beklenir. •    Besinlerin çok iyi bir şekilde çiğnenerek tüketilmesi gerekir. Öğünler 30 dakikanın üzerinde ve olabildiği kadar yavaş şekilde tamamlanmalıdır. Protein içeren besinler öğünlerde ilk sırada yer almalıdır. Devamında lifli gıdalar, son olarak da karbonhidrat ağırlıklı gıdalar tüketilmelidir. Katı gıdaların sıvı gıdalar ile birlikte tüketilmemesi gerekir. Yemeklerden önce ve sonra sıvı tüketimi gerçekleştirilebilir. Bunun için 30 dakikalık bir boşluk oluşturmak sağlıklı olacaktır. Doygunluk oluştuğunda öğün sonlandırılmalıdır. Özellikle ilk aylarda mide hacminde gerçekleşen ani düşüş kaynaklı kusma görülebilir. Bu yüzden, hızlı ve fazla yemekten kaçınmak gerekir. Aşısı soğuk veya sıcak içeceklerden ve yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Bireyin ihtiyaç duyduğu kadar su tüketmesi çok önemlidir. Aşırı yağlı, tuzlu ve şekerli gıdalardan uzak durulmalı; paketli gıdalar tüketilmemelidir. Verilen diyet programına harfiyen uyulmalıdır. Egzersiz ve Fiziksel Aktivite: Obezite cerrahisi, kilo kaybını hızlandırmak ve vücut kompozisyonunu iyileştirmek için düzenli egzersizle desteklenmelidir. İlk aşamalarda yürüyüş gibi hafif egzersizlerle başlanabilir ve zamanla daha yoğun aktivitelere geçilebilir. Fiziksel aktivite, kilo kontrolünü sürdürmek, kas kütlesini artırmak ve genel sağlığı desteklemek için önemlidir. Sıvı Tüketimi: Obezite cerrahisi sonrasında sıvı tüketimi de önemli bir faktördür. Yemeklerden önce ve sonra içilen sıvı miktarına dikkat edilmelidir. Alkol ve yüksek kalorili içeceklerden kaçınılmalı, su tüketimi ise artırılmalıdır. Doktor ve Diyetisyen Takibi: Obezite cerrahisi geçiren bireyler, cerrahi sonrası düzenli doktor ve diyetisyen takibi yapmalıdır. Kan testleri ve beslenme değerlendirmeleri ile beslenme durumu izlenmeli, gerektiğinde besin takviyeleri veya vitamin destekleri önerilmelidir. Psikolojik Destek: Obezite cerrahisi, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda psikolojik sağlığı da etkiler. Bu nedenle, cerrahi sonrası psikolojik destek almak önemlidir. Beslenme alışkanlıkları, vücut imajı ve yaşam tarzı değişiklikleriyle başa çıkmak için psikolog veya destek gruplarından yardım alınabilir. Obezite cerrahisi sonrası başarılı bir kilo kaybı ve sağlıklı bir yaşam tarzına geçiş için hastaların bu önerilere uymaları kritiktir. Her bireyin cerrahi sonrası ihtiyaçları farklı olabilir, bu nedenle bireysel bir sağlık planı oluşturmak için uzman sağlık profesyonelleri ile işbirliği yapmak önemlidir.

    Obezite tedavisi sadece diyet ve ilaçlarla sınırlı değildir. Fiziksel aktivite ve düzenli egzersiz, tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Cerrahi obezite tedavisi sonrasında egzersiz planı kademe kademe oluşturulmalıdır. Çok düşük tempodan başlanmalı ve zaman içerisinde tempoda artış sağlanmalıdır. Egzersiz planı, uzman spor eğitmenleri tarafından oluşturulmalıdır. Hastanın sosyal yaşantısını da daha hareketli hale getirmesi, kilo verme hızını ve süreci çok daha sağlıklı hale getirecektir.

    • Cerrahi tedavi sonrasında küçük yürüyüşler ile egzersiz yapmaya başlanabilir.
    • Ameliyattan 1 hafta geçtikten sonra ev içerisinde kısa yürüyüşler yapılabilir.
    • Yapılan yürüyüşlerin süresi kolaylaştığı ve yeterli gelmediği durumlarda süreyi ve mesafeyi artırabilirsiniz.
    • Egzersiz esnasında ağrı ve acı hissediyorsanız, egzersizi bırakmalı ve uzman bir hekime danışmalısınız.
    • Egzersiz planı kişiye uygun ve kişinin rutin bir şekilde gerçekleştirebileceği seviyede olması gerekir. Aksi takdirde, uzun vadeli bir başarı elde edilemez.
    • Tek tip egzersiz yapmak yerine farklı spor aktivitelerini bir araya getirmek çok daha sağlıklı olacaktır. Sürekli aynı spor aktivitesini yapmak sıkıcı olabilir. Çeşitlilik uzun vadeli başarıya katkı sağlar.
    • Sporu rutin haline getirmek için günün belirli zamanlarını sabit bir şekilde spor saati haline getirmek gerekir.
    • Yürüyüş yapanlar, aktivitenin takibi açısından mesafe veya adım sayar kullanabilir.
    • Öğünlerin ardından en az 120 dakika geçtikten sonra egzersiz yapmaya başlayın.
    • Spor yaparken su içmeyi ihmal etmeyin.
    • Yürüyüş, pilates, basketbol, yüzme, fitness, masa tenisi, kort tenisi ve merdiven çıkma en sık tercih edilen egzersiz yöntemleri arasında bulunmaktadır.

    BLOG