Obezitenin tanımı için Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımı esas alınmıştır. Bu tanıma göre obezite; vücudun sağlığını bozacak düzeyde aşırı ve anormal yağ depolanmasıdır. Vücuda depolanan aşırı yağ, doku ve organların optimum çalışmasına zarar verir. Sadece dolaşım ve kas iskelet sistemine değil ruhsal sağlığına da büyük zararlar verir. Bel çevresinde depolanan yağlar, kalp ve damar hastalıkları üzerinde büyük etkiye sahiptir.
Obezite son yıllarda artarak devam eden bir hastalıktır. Dünyanın büyük bir bölümü bu sorun ile baş etmek için çeşitli devlet politikaları yürütmektedir. Ülkemizde de beslenme kalitesinin düşmesi, paketli ve fast food yemek kültürünün yayılması ve diğer nedenlerden dolayı obezite hızlı bir şekilde büyük kitlelere ulaşmaktadır. Hareketsiz yaşam, evden çalışma, kısa mesafede araç kullanımı ve diğer sosyal nedenler obezitenin hızlı bir şekilde artmasına neden olmaktadır. Obez kişi sayısının artması, sağlık harcamalarının da artmasına neden olur. Ülke insanının hem sağlığını hem de ekonomisini birinci dereceden etkiler.
Türkiye’deki obez sayısı ülke nüfusunun %30 seviyesine ulaşmıştır. Kadınlarda ise bu oran %50’yi bulmaktadır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde yanlış beslenme alışkanlıkları çok küçük yaşlarda obezliği tetikliyor. Obezite ile karşı karşıya kalan kişiler, öncelikle doğal yollardan sağlıklı kilolara düşmeyi hedeflemelidir. Düzenli diyet ve egzersiz bu konudaki en büyük iki yardımcıdır. Kişinin bu konularda istenilen seviyede başarılı olamaması ve obeziteye karşı koyamaması durumunda obezite cerrahisi devreye girer. Obezite cerrahisinde sık tercih edilen ameliyatlar; tüp mide ameliyatı ve gastrik bypass ameliyatlarıdır. Kişinin genel sağlık durumu ve mevcut sağlık sorunları göz önüne alınarak hangi ameliyatın tercih edilmesi gerektiği belirlenir. Günümüzde obezitenin ölçümünde kullanılan yöntem vücut kitle indeksinin hesaplanmasıdır. Bu hesaplama metodu ile birlikte kişinin bulunduğu kilo grubu belirlenmiş ve bu doğrultuda aksiyon alınmış olunur.
Obezite Nasıl Tedavi Edilir?
Obezite tedavisinde ilk tercih edilmesi gereken yöntem diyet ve düzenli egzersizdir. Kişinin hayatında yapacağı alışkanlık değişiklikleri, hareketli bir hayat ve doğru beslenme obezite tedavisinde büyük ölçüde yeterli olmaktadır. Ancak, kişinin obezite ile baş edemediği ve acil önlem alınması gerektiği durumlarda cerrahi yöntemler de devreye girebilir. Cerrahi yöntemler arasında en çok tercih edilen yöntemler; tüp mide ameliyatı ve gastrik bypass ameliyatıdır.
Obezite tedavisinde sırası ile aşağıdaki yöntemler denenmelidir.
Beslenme Tedavisi:
Gün içerisinde gerçekleştirilen beslenme alışkanlıkları not alınmalı ve elde edilen bilgiler ışığında yeniden düzenlenmelidir. Bu konuda diyetisyen aracılığı ile profesyonel yardım almak gerekir. Doğru beslenme tedavisini uygulamak, kesinlikle az yemek değildir. Burada önemli olan, kişinin ihtiyaç duyduğu besinleri diyetinde bulundurarak, kalori açığı oluşturmak ve sağlıklı bir şekilde kilo vermektir.
Egzersiz Tedavisi:
Obezitenin hızlı bir şekilde artmasındaki en büyük nedenlerden biri yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşamdır. Fazladan depolanan yağlardan kurtulmak için ise egzersiz tedavisi olmazsa olmazdır. İyi bir diyet ve egzersiz planı kilo verme sürecinin iki önemli ayağını oluşturur.
İlaç Tedavisi:
Obezitenin meydana gelmesinde çeşitli hastalıkların önemli bir rolü olabilir. Bu konuda en sık görülen tiroid fonksiyonları etkileyen ve endokrin bozukluklara neden olan hastalıklardır. Uzman hekim aracılığı ile yapılan tetkikler sonucunda ilaç tedavisine başlanabilir. İlaç tedavisinin yanı sıra diyet ve egzersizlere de uyulması gerekir.
Cerrahi Tedavi:
Kişi çok yüksek kilolara ulaştığı takdirde cerrahi tedavi devreye girebilir. Ancak, unutulmamalıdır ki, belirli bir seviyenin üzerinde kiloya sahip olanlar cerrahi tedavi göremezler. Tüp mide veya gastrik bypass ameliyatının, minimum riskte ve sorunsuz yapılması için, belirli bir vücut kitle indeksinin altında olmak gerekir. Bu açıdan, cerrahi tedavi öncesinde de özel bir diyet planını takip etmek gerekebilir.
Davranış Terapisi:
Cerrahi tedavi gören ve başarısız olan kişilerin büyük bir bölümü yeme içme davranışlarını değiştiremedikleri için bu durumu yaşarlar. Bu açıdan, davranış terapisi son derece önemlidir. Her cerrahi tedavi görmüş kişinin aynı zamanda davranış terapisi alması gerekir.
Obeziteyle İlişkili Hastalıklar
Obezite; vücut sistemleri (endokrin sistem, kardiyovasküler sistem, solunum sistemi, gastrointestinal sistem, deri, genitoüriner sistem, kas iskelet sistemi) ve psikososyal durum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden dolayı pek çok sağlık problemlerine neden olmaktadır. Fazla kiloların organ ve sistemler üzerinde yarattığı ek yük zamanla sistem ve organlarda aşınmalara ve geriye dönüşümsüz sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Bu sebeple özellikle obezite oluşmadan veya fazla kilo problemi derinleşmeden ve vücutta kalıcı değişiklikler oluşturmadan harekete geçilmelidir.
Obezitenin neden olduğu sağlık sorunları/risk faktörleri:
- İnsülin direnci – Hiperinsülinemi
- Tip 2 Diabet (Şeker Hastalığı)
- Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon)
- Koroner arter hastalığı
- Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemi (Kan Yağlarının Yükselmesi)
- Metabolik sendrom
- Safra kesesi hastalıkları
- Bazı kanser türleri (kalın barsak, prostat, safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri)
- Osteoartrit
- Felç
- Uyku apnesi
- Karaciğer yağlanması
- Astım
- Solunum zorluğu
- Gebelik komplikasyonları
- Menstüral düzensizlikleri
- Aşırı kıllanma
- Ameliyat risklerinin artması
- Ruhsal sorunlar (Anoreksiya (yemek yememe), Blumia (kusarak yediği besinlerden yararlanmama), Binge eating (tıkınırcasına yeme) veya gece yeme sendromu gibi)
- Toplumsal uyumsuzluklar
- Deri enfeksiyonları, kasıklarda ve ayaklarda mantar enfeksiyonları
- Kas-iskelet sistemi problemleri
Obezite Hastalığı Nedenleri
Obezitenin temel nedeni, harcanan kalorinin üzerinde kalori alımı yapmaktır. Kişi yeme içme alışkanlıklarının bozulması ve her gün bir önceki güne oranla daha fazla yemek istemesi ile birlikte bir sarmal içerisine girer. Her yeni gün alınan kalori açığı artar ve fazladan alınan kaloriler vücutta yağ olarak depolanır. Belirli bir vücut kitle indeksinin üzerine gelindiğinde obez kategorisine girilmiş olunur. Obezitenin dolaylı nedenleri arasında, psikolojik, sosyolojik, kültürel, genetik ve çevresel faktörler de bulunmaktadır.
Günümüz sosyal hayatında, obez olmak çok uzak bir olasılık değildir. Kişi, aşırıya kaçmadan beslendiğini düşünürken kendisini bir anda obez kategorisinde bulabilir. Ülkemizde çok sayıda insan, obez kategorisinde olduğunun farkında dahi değildir. Bu konuda toplum bilinci oluşturulmaya çalışılsa da beslenme alışkanlıklarının her geçen gün kötüye gitmesi, düşük proteinli, yüksek karbonhidratlı ve yağlı beslenmenin artması ile birlikte kaçınılmaz bir sona ilerlenmektedir.
Obezitenin doğrudan ve dolaylı nedenleri şu şekilde sıralanmaktadır;
- Hormonal bozukluklar,
- Genetik yatkınlık,
- Ruhsal sorunlar,
- Alkol ve antidepresan kullanımı,
- İlaç kullanımı (hormon ilaçları, tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlar),
- Eskiden yapılan ağır diyetler,
- Üst üste gebe olma durumu,
- Yüksek kalorili ve sağlıksız yeme alışkanlıkları,
- Hareketsiz yaşam,
- Az ve düzensiz uyku,
- Sosyolojik etkiler
Obezitenin Derecesi Nasıl Ölçülür?
Obezite, vücut kitle indeksi hesaplaması ile birlikte sınıflandırılmaktadır. Vücut kitle indeksini hesaplamak için standart bir formülasyon kullanılmaktadır. Kilonun, boyun karesine bölümü ile birlikte bulunur. Hesaplarken boy uzunluğu metre cinsinden almak gerekmektedir. 100 kilo ve 1,71 m boyunda olan bir kişi için vücut kitle indeksi, 100 ÷ (1.71 x 1.71) = 34,2 kg/m2 olarak hesaplanmaktadır.
Bir kişinin sağlıklı kategoride olması için 20-25 kg/m2 aralığında olması gerekir. 30 kg/m2 üzerinde olan kişiler obez olarak sınıflandırılmaktadır. Obezitenin de kendi içerisinde alt sınıflandırmaları bulunmaktadır. Bunlar;
- derece (VKİ 30 – 35 kg/m² arasındadır)
- derece (VKİ 35 – 40 kg/m² arasındadır)
- derece (VKİ 40 – 50 kg/m² arasındadır) 3. derecede bulunan grubun bir diğer ismi ise morbid grubudur. Ölümcül obezite olarak da isimlendirilmektedir.
- Süper morbid obezite ise VKİ 50 kg/m2 üzerinde olan gruba karşılık gelir.
Obezite Hangi Sağlık Sorunlarına Yol Açar?
Obezite beraberinde çok sayıda sağlık sorunu getirir. Endokrin sistemde, kardiyovasküler sistemde, solunum sisteminde ve kas iskelet sisteminde doğrudan sorunlar görülmeye başlar. Obezitenin oluşturduğu diğer hastalıklar ile birlikte kişi kompleks bir sorun yumağının içine girer. Bu sorunların çözümü de, ancak kilo vererek sağlıklı kilolara ulaşmak ile gerçekleşir. Obezitenin oluşturduğu sağlık sorunları şu şekilde sıralanmaktadır;
- İnsülin direnci – Hiperinsülinemi
- Tip 2 Diyabet
- Hipertansiyon
- Koroner arter hastalığı
- Hiperlipidemi – Hipertrigliseridemia (Kan Yağlarının Yükselmesi)
- Metabolik sendrom
- Astım
- Solunum zorluğu
- Gebelik komplikasyonları
- Menstrüel düzensizlikleri
- Aşırı kıllanma
- Ameliyat risklerinin artması
- Ruhsal sorunlar
- Safra kesesi hastalıkları
- Çeşitli kanser türleri (kalın bağırsak, prostat, safra kesesi, endometrium, yumurtalık ve meme kanseri)
- Osteoartrit
- Felç
- Uyku apnesi
- Karaciğer yağlanması
- Toplumsal uyumsuzluklar
- Deri enfeksiyonları, kasıklarda ve ayaklarda mantar enfeksiyonları
- Kas-iskelet sistemi problemleri
Obezite Teşhisi ve Tedavi Yöntemleri
Obezite ve metabolik cerrahide kullanılan çok sayıda farklı teşhis ve tedavi yöntemi bulunmaktadır. En sık tercih edilen yöntemler aşağıda sıralanmıştır.
Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi)
Midenin dikey doğrultuda kesilerek %80 seviyede küçültüldüğü ameliyat yöntemidir. Mide hacminin düşürülmesi ile birlikte kişi çok daha az yeme içme faaliyeti ile birlikte doygunluğa ulaşır. Kısıtlayıcı yaklaşım ile birlikte kilo vermeyi amaçlar. Tüp mide ameliyatında bağırsaklar üzerinde herhangi bir operasyon gerçekleşmez. Bu açıdan, uzun vadede besinlerin emilimi konusunda bir sorun oluşturmaz. En çok tercih edilen obezite cerrahisi seçeneğidir. Revizyon ameliyatı yapmaya imkan tanır. Özellikle ilk 3 aylık süreçte yüksek kilo verme olasılığı sunar.
RYN Gastrik Bypass Ameliyatı
Midenin iki parçaya ayrıldığı ve ince bağırsağa yapılan işlem ile birlikte bağırsaklardaki besin emiliminin bulunduğu alanları azaltmayı amaçlar. Bu yaklaşım ile birlikte hem mide küçülür hem de besin emilimi azalır. Tüp mide ameliyatına göre çok daha kompleks bir ameliyattır. Kişinin öyküsü ve hastalıklarına bağlı olarak tüp mide ameliyatı yerine tercih edilebilir. Özellikle Tip 2 şeker hastası olanlar için gastrik bypass ameliyatı önerilmektedir ve son derece başarılıdr. Olumsuz yanı ise, besin emiliminin azalmasına bağlı olarak ömür boyu ek vitamin ve mineral desteği almayı gerektirir. Tüp mide ameliyatında bu gibi bir gereksinim bulunmaz.
Mini Gastrik Bypass
RNY gastrik ameliyattan en büyük farkı, bağırsağın ayrılmadan birleştirilmesidir. Gerçekleştirilecek daha az bağlantı ile birlikte ameliyat çok daha kısa sürer. Bu yöntemde pankreas ve safra sıvılarının gerçekleştirilen yeni mide-bağırsak birleşim noktasına yakın bulunması, safra reflüsü riskini artırır. En çok tercih edilen durum ise, tüp mide ameliyatı olan bir kişinin tekrar kilo alması durumunda revizyon ameliyatı olarak kullanılmasıdır.
Biliopankreatik Diversiyon ve Duodenal Switch
En fazla emilim bozukluğu oluşturan cerrahi tedavi yöntemidir. Nedeni ise midenin küçültülmesi ile birlikte, midenin ince bağırsağa bağlantı noktasından kesilerek bağırsakların son kısmına birleştirilmesidir. Gastrik bypass modellerinde olduğu gibi tek bağlantılı veya çift bağlantılı olarak uygulanabilir. Metabolik etkileri çok yüksektir. Kişinin hayatı boyunca vitamin ve mineral desteği alması gerekir. Genellikle tüp mide ameliyatı sonrasında başarısız olan kişilere revizyon ameliyatı olarak tercih edilir.
Mide Kelepçesi (Ayarlanabilir Gastrik Band)
Mide kelepçesi veya mide bandı olarak bilinmektedir. Silikon malzemeden üretilen mide bandı, mide ile yemek borusunun birleştiği alanın hemen altına yerleştirilir. Ayarlanabilir bir basınca sahip olan band, gıda kısıtlaması yaklaşımı ile kilo vermeyi sağlar. Yarattığı çok sayıda sağlık sorunu nedeniyle günümüzde çok fazla tercih edilmemektedir. Sorunlar arasında, band kayması ve mide duvarının aşınması ilk sırada gelir.
Obezite Hakkında Sık Sorulan Sorular
Obezite bir çeşit hastalık mıdır?: Obezite sahip olduğu özellikler ve yarattığı büyük tahribattan dolayı hastalık olarak değerlendirilmektedir. Beraberinde çok sayıda hastalığa da davetiye çıkarır.
Obezite genetik midir?: Obezite tek bir faktöre bağlı olmamaktadır. Genetiğin de etkisi bulunmakla birlikte çok sayıda farklı faktörün bir araya gelmesi ile birlikte kişi obez kategorisine giriş yapar.
Fast food yeme alışkanlığı obezite yapar mı?: Obezitenin üç temel ayağı bulunur. Genetik faktörler, yanlış beslenme alışkanlıkları ve egzersizden uzak bir yaşam sürmek. Fast food yeme alışkanlığı da yanlış beslenme alışkanlıkları kategorisinde yer alan önemli bir faktördür. Çok fazla fast food tüketimi düzenli kalori fazlası oluşturacağı için obeziteye neden olabilir.
Hareketsiz yaşam obezite üzerinde etkili midir?: Hareketsiz bir yaşam süren kişi yanlış beslenme tercihlerine yöneldiği anda, obeziteye hızlı bir şekilde yolculuk etmeye başlar.
Obezitenin en çok görüldüğü yaş aralığı hangisidir?: Obezite geçmişte en çok emekli kişilerde görülmekteydi. Ancak, çocuk ve gençlerin çok hızlı bir şekilde bu gruba katıldığı görülmektedir. Sosyal hayatın değişmesi ile birlikte çocuklar çok daha hızlı obezite ile buluşuyor.
Obezite başka hastalıklara neden olur mu?: Obezitenin bu kadar tehlikeli olmasındaki ana neden çok sayıda önemli hastalığı tetiklemesidir. Riskli bütün hastalıklarla doğrudan ilgilidir.
Obeziteden kurtulmak çok mu zor?: Oluşturulan diyet ve egzersiz planına uyulması ile birlikte obeziteden kurtulmak zor değildir. Ancak sabır ve azim gerektirir. Kişinin yeme içme alışkanlıkları ile birlikte günlük yaşam alışkanlıklarında da ciddi değişiklikler yapması süreci hızlandırır.